2 Mayıs 2013 Perşembe

TARİH KOKAN KONAKTA, YAŞAYAN TARİH ANLATIYOR




“400 yıllık bir konak turizme açılacağı günü bekliyor”

Daday ilçemizin hemen kıyısındaki Uzbanlar köyünde 1641 yılında yapılan ve Kastamonu’nun en eski konağı olduğu söylenen çiftlik evindeyim.

Girişte eski bir çeşme bahçede bir hamam ve karşımda eski bir konak var.

Bu günlerde evin hanımları kırsal turizm konusunda eğitim alıyorlar. Amaçları ise burayı yöresel yemek ve kahvaltı verilecek bir turizm merkezi haline getirmek.

Konağın tadilatı ve restorasyonu kısmen yapılmış. Hemen hemen her şey hazır gibi,

Konağı işletecek olan Nahide Hanım çok yakında -Ya Allah bismillah deyip başlayacağız diyor.

Bence de Kastamonu’nun bu en eski konaklarından birinde bu doğa güzellikleri içinde kahvaltı ve yemek çok güzel olur, hem yöre, hem mekân kırsal turizm için biçilmiş kaftandır.

Konağın en yaşlısı ve ailenin reisinin yanına varıp oturuyorum.

Anlatır mısınız hem kendinizi hem bu konağın hikâyesini deyince,

Fazıl Bey başlıyor söze,

-1930 yılında bu konakta doğdum. Hayatımın büyük kısmı burada geçti. İlk mektebi Daday’da okuduktan sonra Kastamonu’da Taş mektepten mezun oldum. Sonrasında tekrar buraya geldim Askerlik dışında da gurbetliğim olmadı.



“Peygamber soyundan gelen aile”

Bizim ailemizin kökleri çok eskiye dayanır. Dışarıda bir çeşme var çeşmenin kitabesini okuttuk,

"SAHİB-UL HAYRAT, ESSEYYİD MURAT ÇAVUŞ ZADE ABDULLAH EFENDİ. SENE 1284. yazıyor Tercümesi ise,

“HAYIR SAHİBİ SEYYİD MURAT ÇAVUŞ OĞLU ABDULLAH EFENDİ."

Yani ailede Seyyid’lik var.

-Yani peygamber soyuna dayanıyor öylemi diye Fazıl Bey’e soruyorum.

- Evet, ailemizin kökleri Arabistan yarımadasında bulunan Kureyş Kabilesi'nden geliyormuş ve zamanında buraya yerleştirilmiş. Osmanlı İmparatorluğu zamanında ise bu konakta yaşayanlardan vergi dahi alınmazmış diye anlatıyor.

Her köşesinde ayrı bir tarih olan konağın içinde Fazıl Beyle birlikte geziyorum. Fazıl bey bana burada Daday ve Kastamonu’nun en itibarlı kişilerinin ağırlandığını hatta Kastamonu Hükümet konağının açılışını yapan Vali Enis Paşa'nın da konakta 8 gün istirahat edip bahçeye çadır kurduğunu ve o günden sonra bu düzlüğe "Enis Paşa Düzlüğü" adının verildiğini anlatıyor.



“Baş oda da kim vurdu ya giden eşkıya.”

Konağın başodasına yani en süslü odasına giriyoruz.

İnanılmaz güzel bir ortam.

Bir ocak gözüküyor, tavanlar süslü, pencerelerde ağaçtan yapılan geçme korkuluklar var. Bir ayı postu ayaklarımızın altında serili, yan tarafta deve derisi kaplı çeyiz sandığı dikkati çekiyor.

Ve en önemlisi duvarların beyaz badanayla sıvalı kesimleri yazıyla dolu.

İzbeli Çiftliğindeki gibi her gelen buraya bir not yazmış.

Ama bu notlar eski yazı. Yazılar çok güzel el yazısı, bu yazıları bozulmadan muhafaza etmek lazım.

Fazıl bey diyor ki, burası asıl olarak misafirhane amacıyla yapılmıştı. Kimler geldi kimler geçti. Bu oda üst düzey konukların ağırlandığı odaydı. Hizmetkârlar ayakta beklerdi. Ocak çok daha büyüktü o zamanlar bu ocakta kuzu bile çevirirlermiş.

Bu odada bir eşkıya bile vurulmuş.

Cumhuriyetin ilk yıllarında Mustafa Efendi bu konağın reisi iken bir eşkıya gelir ve der ki,

-Beni Tosyalı Eşkıya Selim’e ulaştırın.

O zamanların en namlı eşkıyasıdır Tosyalı Selim.

Konağın efendisi Mustafa Bey bu bizim işimiz değil Tevfik beye söyleyelim diyerek Daday’a gider ve orada jandarmaya haber verir.

Jandarma ve Mustafa Bey ileri gelenler hep birlikte toplanıp gelirler.

Kapıyı açıp basarlar kurşunu.

Sağır Mustafa der ki ben vurdum, Zühtü bey de derki yoo asıl ben vurdum.

Kısaca kim vurdu ya gider bizim eşkıya.

Sonrasında bu dağlardan çokça silah atarlar eşkıyanın arkadaşları.



“Dadaylı Miralay Halit Bey’in kabul olunan yağmur duası”

Daday’lı olup Miralay Halit beyi anmadan dönmek olmaz.

“Halit Akmansü, (1884 – 10 Şubat 1953) Türk asker ve siyaset adamı. Dadaylı Halit Bey olarak tanınmıştır.

Sivas Kongresi'ni engellemek isteyen Elazığ Valisi Ali Galib'i durdurması onun Milli Mücadele’ye önemli katkılarından birisidir. Kurtuluş Savaşı sırasında Kurmay Albay rütbesiyle önemli askeri harekâtlar yönetti. Dumlupınar Meydan Muharebesi'nden sonra Yunan başkomutanı Trikopis' i esir aldı.

II. TBMM'de Kastamonu milletvekili olarak görev yapmıştır.”

Fazıl Bey Miralay Halit bey’i tanıdın mı gördün mü hiç diyorum.

-Evet, benim çocukluğumda nenem ile onun kız kardeşi çok sık görüşürlerdi. Köpekçioğlu konağının karşısındaki küçük evde otururlardı. Halit Bey’in bakışları çok tesirliydi. Dini bilgisi çoktu.1937-38 yılında muazzam bir kuraklık kıtlık oldu.

Daday’ın girişindeki bulunan türbe tepesinde toplanıldı tüm çocuklar gelsin denildi.

O zaman Halit Bey orada Türkçe bir dua etti.

-Yağmur yağmaz diye bir şey yok sadece istemesini bileceğiz. Dua edeceğiz bu okuyacağımız duada,

Allah’ım bize yağmur ver, biz aç kaldık susuz kaldık bize yardım et yazıyor. Biz şimdi bunu Türkçe söyleyeceğiz.

Bütün hocalar oradaydı Sorkundan uzun hoca, Daday müftüsü Mehmet Efendi, horos hoca, Güranno, Tırmık hocalar filan hep oradaydılar.

En sonunda havada tek bulut yokken gün sonunda yağmur yağmaya başladı. Pilavlar kazanlardan taştı millet coştu.



“Kastamonu’nun en yaşlı ıhlamuru ve ev boyunda seksen yıllık fındık ağacı”

Fazıl beyle konuşurken sadece konağın değil bahçesindeki her şeyin de tarihi olduğunu öğreniyoruz.

Samanlığın bir köşesine atılmış bir yaylı at arabası hurda halde duruyor.

Eskinin makam arabası gibi bir şeymiş.

Sonra konağın duvarının dibinde bir ağaç var kaya fındığı boyu evi aşmış kendisi de oldukça kalın.

Fazıl bey, bu fındık ağacını hatırlıyorum. Ben çocuktum. Fındık ağacı bu kalınlıkta idi. Sonra ocak ya da fırın yapılacak diye babam kesti. Bu gördüğün ağaç o kesilen gövdenin kenarından dibinden sürdü büyüdü gitti.

Kısaca bu fındık ağacı benimle yaşıttır.

Ama bu ıhlamuru hatırlamıyorum babamın, dedemin döneminde de varmış. Kaç yaşındadır bilmem. Ben kendimi bildim bileli bu kalınlıktadır. Ama birkaç kez yıldırım indi. Diyor.



“Daday kırsal turizmi yeni bir mekân kazanacak”

Fazıl beyle vedalaşıp giderken ardımızda ormanların tarlaların içinde bir konak silueti kalıyor.

İçi balık dolu küçük bir göleti, tabanı şimdilerde çiğdemlerle kaplanmış bir çam ormanı, kubbeli hamamı, ahşap samanlıkları kerpiç evleriyle bir konak.

Hem de 400 yıllık bir konak.

Bu eşsiz doğanın koynundaki 400 yıllık tarihi konak Kastamonu turizmine katılacak. Daday ve Kastamonu’nun turizmi için önemli bir cazibe merkezi olacağına inanıyorum.

Bu cazibeyi sağlayacak neyi var diyenlere çok ilginç tarihini bir kenara bırakırsak,

80 yıllık fındık, 300 yıllık ıhlamur ağacı, 400 yıllık konağı var derim

Daha ne olsun.

1 yorum:

  1. sayın arkadaşım emegine kalemine saglık bir dadaylı olarak teşekkürlerimi borç bilirim

    YanıtlaSil