30 Ocak 2010 Cumartesi

GECE KASTAMONU VE ŞENPAZAR





























































GECE, KAR VE ŞENPAZAR
Yine yollardayım.
Yolum üstünde bir bulut çökmüş beklemekte beni, sarmış sarmalamış her şeyi. İçine dalıyoruz umarsızca, göz gözü görmez oluyor. Tam eyvah nedir bu diyecekken birden dağılıp kayboluyor.
Kar yağmış dağlarına memleketimin.
Son birkaç gündür yaşadığımız çok soğuk havaya bakıp erimez bu kar bahara kadar diyecekken,
Bu karda hiçbir yere gidilmez demeye kalmadan,
Anlaşılıyor ki kar erimeye çoktan yüz tutmuş.
Sulu sepken bir kar yolum üstündeki, her tekerlek izinde biraz daha eriyor. Esen her lodosta kar yumakları biraz daha küçülürken dereler biraz daha coşuyor.
Şenpazar’dayım.
Kardelenlerim nihayet sevdalarına kavuşmuşlar. Kar çoktan koynuna almış kardelenleri. O mutluluklarını ben bozuyorum. Üstündeki karları temizleyince ne oluyoruz der gibi kaldırıveriyorlar başlarını.
Donmuş yapraklarıyla, çiçekleriyle anlaşıldığına göre epeydir uykudalar.
Tıpkı uyuyan güzel masalında olduğu gibi bir prensin öpücükle uyandırmasını bekliyorlar. O prensin yani güneşin öpücüğüne daha birkaç ay var.
Tekrar kardan yorganlarını örtüyorum uyusunlar diye.
Dağlardan şehre dönüyorum.
Sokaklar boşalmış. Pazar çoktan dağılmış.
Şehir halkı hafta sonu mahmurluğuna şimdiden girmişler bile.
Kar yağmış memleketime.
Beyaza bürünmüş her yer.
Sokak lambalarının aydınlattığı kaldırımlarım kar altında.
Ve bembeyaz.
Ve Ayak basılmamış.
Ve tertemiz.
Şenpazar’dayım. Köprünün başındayım.
Bir mangal ateşi yanıyor.
Sahipleri ortada yok.
Ateşinde ısınıyor dans eden civekleri izliyorum.
Civekler havada dans ediyor.
Şehir sessiz.
Şehir karlı.
Şehir boş.

Ayak basılmadık kaldırımlarında sulu sepken karlarını,
Sokak lambalarının ışığında asılı kalan incecik yağmur damlalarını,
Bir mangal ateşinde uçuşan civeklerini,
Geride bırakıp dönüyorum memlekete
Kastamonu’ya.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder