5 Ocak 2010 Salı

ŞENPAZAR'IN ŞEN HEYKELTRAŞI










































































































Yılbaşı tatili ertesi sabah evde oturup bu gün ne yapsam acaba diye kıvranırken. telefon çaldı arayan Şenpazar’ın şen ahşap oyma ustası Yüksel Ustaydı.
—Kardelenler açtı hemen gel dedi.
—Aman ustam bu mevsimde ne kardeleni demeye kalmadı. Yüksel Ustam kendisinin de bir anlam veremediği bir şekilde mevsimlerin şaşırdığını ve Kardelenlerin açtığını heyecanla anlatıp Şenpazar’a muhakkak gelmem gerektiğini söyledi.
Bu fırsatı kaçırmamak adına benim emektara atlayıp düştüm yollara.
Cide-Şenpazar yolu oldukça güzel, hava ise bulutluydu. Yağmur ha yağdı ha yağacak gibi görünüyordu. Ağlı’yı geçtik Şenpazar-Azdavay yol ayrımından sonra ise virajlar başladı. Hatta bazı kesimlerde tuzlama yapıldığına göre buraları buzlanıyor olmalı.
Bir buçuk saatlik bir yolculuktan sonra ulaştığım Şenpazar’da Yüksel ustayla buluştuk. O’nu da alıp Kardelenler için tekrar yola koyulduk Cide yolunda harman gerişe varmadan hemen tepenin üstünde bir yol ayrımı var. Âşıklı köyü orta mahallesi birkaç km ileride yamaçta gözüküyor. Yolu asfalt. Köye girip Yüksel ustanın evinin önüne park ediyorum.
Bu arada Yüksel Ustadan, Şenpazar’ın Şen Heykeltıraşı ahşap oymacısından biraz bahsedeyim.
Yüksel Ustayı ilk olarak bundan birkaç yıl önce Mimar Vedat Tek Kültür Merkezinin açılışında tanımıştım. Orada tek parça halinde kaşık ve çatalı yapışını hayranlıkla izlemiştim.
Yüksel Usta her zamanki gibi şen ve şakrak, yine güleç yüzlü ve hayata pozitif yönden bakabilen bir sanatçı duruşuna sahip.
Asıl işi Şimşir ağacından kaşık yapmak.
Nasıl başladın bu işe kimden öğrendin bu yontma işini diye sorunca gülüyor.
Buralarda her çocuk biraz büyüyünce eline bir çakı, bir parça ağaç parçası alır yontmaya başlar. Hayvan peşinde gezerken bununla oyalanıp vakit geçiririz.
Ben biraz daha farklıydım akranlarımdan, gördüğüm her şeyi ağaçtan yapabildiğimi fark ettim. Kaşık yaparken arada bir de içimde kalan bu heves uğruna farklı şeylerde oydum yaptım.
Evine çıkıyoruz her odada farklı bir ahşap malzemeleri var. Kaşıklar spatulalar genelde mutfakta kullanılan şeyler.
Bir odada ise ahşap heykelleri var. Ustaya bir örnek getiriyorsun ve bunu bana yap diyorsun o kadar. Ustamız onun aynısını istediğiniz ölçüde ahşaptan bir örneğini yapıp veriyor sizlere.
Hani ünlü bir heykeltıraşa sormuşlar Üstat bunu nasıl yapıyorsun diye. O da ben bir şey yapmıyorum o zaten oradaydı ben sadece fazlalıkları kesip attım demiş ya.
Bizim Şen ustamızda öyle diyor. Ağacı alıyorum kesip biçiyorum bir bakmışım şekil ortaya çıkmış.
Yüksel Ustayı Ahşap evinde, ocağın önünde elinde keserle kaşık yaparken izledim. Hiç bir eğitim almadan yaptığı bu harika eserlere baktım.
Mimar Vedat Tek Kültür Merkezinde ahşap heykeller yaparlarken izlediğim Güzel Sanatlar Fakültesi öğrencilerini hatırladım.
Keşke bir kenarda Yüksel Ustamda olsaydı. Bir ağaçta onun önüne koyup yap bakalım bir Karayılan Heykeli, Bir Şerife Bacı Heykeli deseydik.
Hala vakit geçmiş değil.
Yüksel Ustaya Şenpazar’ın girişine ya da Kastamonu’da uygun bir yere bir ahşap heykel siparişi verilebilir.
Yerel sanatçılara destek olmak adına ilgili kurumlardan, ya da sanatçı dostu işadamlarından bir çağrı bekliyorum.
İşyerinizin bahçesine ya da girişine ahşap bir heykel yakışmaz mı?
Bence çok yakışır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder