11 Temmuz 2010 Pazar

“DUYARLI VATANDAŞ”LASTİKÇİ RECEP USTA





























Taşköprü’de sanayi sitesi 2.blokta, lastikçi Recep’in dükkânındayım. Kim bu Recep Usta derseniz kısaca şöyle hatırlatayım.
Bundan bir hafta kadar önce(28 Haziran 2010) yine Taşköprü’deydim. Çok yağmur yağmış Gökırmak kabarmıştı. Köprü ve sel fotoğrafları çekerken birden suyun ortasında bir hareket fark ettim. Irmağın azgın sel sularının tam ortasında bir av köpeği ağaç köküne tutunmuş acıklı gözlerle etrafa bakıp yardım istiyordu.
Aklıma hemen itfaiye geldi.
Aradım. Yaya köprüsü üstünde birlikte köpeğe bakıp nasıl kurtarılacağı konusunda biraz konuştuk. Acil işim olduğundan duramadım ama telefonumu bıraktım. Olaydan beni haberdar edin dedim.
Akşam geç vakit dönerken telefonum çaldı.
Köpek kurtuldu dediler. Çok sevindim. Akşam ulusal kanallarda şanslı köpeği izledim. Duyarlı bir vatandaş kendini suya salıyor Sel sularını yara yara ilerleyip hayvanı kurtarıyordu.
—Helal olsun, Taşköprü’ye ilk gittiğimde bu vatandaşı bulup teşekkür edeceğim. Dedim.
İşte o duyarlı vatandaşın dükkânındayım. Kendisi yok, dükkân lastik tamircisi dükkânı. Etraf toz toprak içinde. Kenarda çıkma tabir edilen üç beş dış lastik, bir kompresör, birkaç alet edevat var. Kapı önünde bekleyen biri çocuk, biri delikanlıya Recep Usta’yı sordum,
—Ustamız şimdi gelir dediler.
Çok beklemedim. Gülen gözleriyle en içten bir şekilde merhaba diyen Recep Usta geldi.
—Ustam kimsin, kimlerdensin, nerelisin, hele bir anlat bakalım da bilelim tanıyalım bu duyarlı vatandaşı dedim.
Güldü, ne kadar duyarlı olduğumu bilmem ama ben Aşağı Çayırcık köyünde doğdum. Altı yaşında annemi kaybettim. Yetim büyüdüm.8–10 yaşlarında Lastik tamircisi yanına çırak girdim. Sonrasında kendi işyerimi açtım hikâyemi soruyorsan hepsi bu işte dedi.
—Yüzmeyi hem de bu kadar tehlikeli sularda yüzmeyi nerde öğrendin be ustam deyince,
—Ben Gök ırmağın sel sularında yıkandım. Dalgalarında kâğıttan kayık değil kendimi yüzdürdüm. Gök ırmak’ta eski kum ocakları vardır. Derindir, içine çeker vermez kimseyi. Şimdiye kadar boğulan ve bulunmayan 4 kişiyi bu tip yerlerden dışarı çıkardım.
Samsundan Sinop’tan gelen donanımlı dalgıçlar bile çıkaramadı. Ama ben 10–12 metre derinliğe dalıp çıkardım.
—Peki, o gün köpekten nasıl haberin oldu diyorum.
—Elimde üç beş tane iş vardı. İtfaiyeden aradılar bir köpek suda kalmış deyince bütün işimi gücümü bırakıp hemen yola çıktım. Köpeği görür görmezde belime halat filan bağlamadan atladım suya. Köpek beni görünce zaten sevinmeye başladı. Kucağıma aldım. Kıyıya gelinceye kadar tir tir titriyordu.
—Hayvanları sever misin diyorum.
Dükkânın kapısını gösteriyor. Şu camı görüyor musun içeri bir serçe girmişti çıkabilsin diye ben kırdım. Elektrik direğinin tepesinde kalmış ayağı yaralı bir kedi için tellerin arasına kadar çıktım. Kediyi kurtarıp dükkânda uzun müddet besledim. Kızılırmak’ta sudan bir kömüş kurtardım. Şimdiye kadar hiçbir hayvanın canını yakmadım.
—Para alıyor musun bu hizmetlerin için deyince önce kızarıyor sonra,
—Şu gördüğün lastik sökme takma tamiri için aldığım 5TL’dir.Dükkân kirası ev kirası, elektrik, su, vergi ayrıca iki çocuk okuyor. Kısaca elde yok avuçta yok. Çocuğumun ameliyatı için aldığım borç bile duruyor.
Ama şimdiye kadar kimseden bir kuruş istemedim.
Buna da şükür diyorum.Recep Usta daha fazla duramıyor. İşinin başına gidiyor. Bir traktör lastiği tamir etmesi gerekiyor. Lastiği söküyor, çemberleri çıkarıyor şambreli şişirip küvet olarak kullandığı eski
bir buzdolabı gövdesinde patlağı bulup tamir ediyor. Tekrar kontrol edip lastiği takınca 5TL’yi hak etmiş oluyor.
Recep Ustaya hoşça kal diyerek elimi uzatıyorum.
Terlemiş alnından akan terleri sildiği, tozlu kirli elini uzatmaya çekiniyor.
Tertemiz bir kalbin attığı bu elden utanma be ustam.
Bu eli bırak sıkmayı öpülür be ustam.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder