23 Kasım 2009 Pazartesi

24 KASIM ÖĞRETMENLER GÜNÜ
















RECAİ ÖĞRETMENİM…
Kastamonu huzurevinde, üçüncü katta Recai Öğretmenimin odasındayım. Tertemiz düzenli bir oda. Hocam masanın kenarında oturmuş, TRT türkü kanalının açık olduğu eski radyosunu dinliyor.
Karşısında bir ayna aynanın kenarında bir fotoğraf var.1958 yılında çekilmiş. Fotoğrafın arkasına Cahit Sıtkı’nın 35 yaş şiirinden iki satır karalanmış.

Zamanla nasıl değişiyor insan! Hangi resmime baksam ben değilim:

Recai YÜCEL kimdir diyorum hocam sizi bize anlatır mısın?
—1936 yılında Araç Yurt tepe Köyünde doğmuşum. İlkokulu köyde ortaokulu sanat mektebinde okudum. Daha sonra Ankara Teknik Eğitim Fakültesini bitirdim. İlk görev yerim Gümüşhane’ydi. Sonra Kırklareli’nde askerlik yaptım.
1966 yılında Kastamonu’ya geldim.1976 yılında Kütahya Simav’a müdür olarak tayinim çıktı.79–80 yılında Kastamonu Endüstri Meslek lisesine müdür olarak döndüm.1985 yılında Niğde ye tayinim çıktı 1986 yılında emekli oldum.
Emekli olduktan sonra 20 yıl boyunca çok çeşitli işler yaptım. Tornacı Naci’nin yanında bizzat tornacılık bile yaptım.
Şimdi buradayım.
Yatağın üstünde notalar yazılı birkaç sayfa duruyor. Hocamız internetten eşden dosttan türkü notası bulmuş. Bir de sazı var.
—işte bu, bu var ya benim tek sırdaşım, arkadaşımdır benim. Hiç yarı yolda koymayan yoldaşımdır.
Her sabah namazdan sonra sazımla baş başa kalırım. Usul usul tezeneyi tellere vururum.
Her sabah konuşurum sazımla.
Dertleşirim.
Anlatırım.
Hocam bunları anlatırken usulca çalıştığı nota kâğıdına göz atıyorum.
Türkünün sözleri içimi acıtıyor.

Allı turnam bizim ele varırsanŞeker söyle kaymak söyle bal söyleEğer bizi sual eden olursaBoynu bükük benzi soluk yar söyle

Recai Hocamla karşılıklı çaylarımızı içiyoruz. Bana bir de türkü ziyafeti çekiyor. Öğle yemek vakti gelmiş bile. Aşağı inip yemekhaneye giriyoruz tertemiz masalarda, tertemiz tabaklarda görevliler yaşlılara büyük bir dikkat ve güler yüzle yemeklerini dağıtıyorlar.
(Kastamonu Huzurevinin babacan müdürüne güler yüzlü personeline yaşlılarımıza gösterdikleri sevgi ve güler yüzleri için teşekkür ediyorum.)
Recai Hocam bana bilgisayar odasını gösteriyor. Burada günlük gazeteleri okurum haberlere bakarım diyor.
Dışarı çıkıyoruz.
Ilgaz uzaktan bize bakıyor.
Bulutlanan gözleri bir yerlere bakıyor.
Şükrü Güzel diye bir dostum vardı. Bir şiir yazmıştı. Aklımda kaldığı kadarıyla şöyle bir şeydi diye söze başlıyor.

Ilgaz yamaçları pembe pembedir,
Üstüne duman çökmektedir şimdi
Hasretle yanan gönül bendedir.
Anam gözyaşları dökmektedir şimdi.

Hocamız, burada rahatım yerinde herhangi bir sıkıntım yok diyor. Gençlere söyleyeceğin bir şey var mı diyorum.
Eski bir eğitimci olarak başarının temelini çalışma oluşturur çalışın çalışın çalışın diyerek gençlere başarılı bir eğitimin anahtarını açıklıyor.
Ayrılık vakti gelince elimi uzattım. Hoşçakal Hocam dedim.
Kastamonu Taş Mektebin Emekli Müdürü tertemiz tıraşlı yüzü, ütülü elbisesi, boyalı pabuçlarıyla tam bir Kastamonu Beyefendisi elimi sıktı.
—Güle güle evladım dedi.
Yine beklerim. Ben hep buradayım.
Huzurevinden aşağı inen yoldayım.
Sırdaşı sazının tezenesinden yükselen sesler aklıma düşüyor.

Eğer bizi sual eden olursaBoynu bükük benzi soluk yar söyle.

24 Kasım Öğretmenler günün kutlu olsun hocam.
Daha nice yıllara.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder