Bu sene çok geç geldi.
Bu hafta sonu kesin gelecek, olmadı Çarşamba Rusya’dan, Perşembe Balkanlardan geldi gelecek diye yollarını gözlediğimiz “KAR” nihayet geldi.
Gerçi Kastamonu içinde iki üç santim ancak olsa da dağlar yükünü aldı.
Özellikle sahil bandı ve Küre, Azdavay, Pınarbaşı son birkaç gündür yağan karla birlikte beyaza büründü.
İnebolu’ya doğru yola çıkarken, geride bıraktığımız Kastamonu’da hava soğuk yönünden çok zengin kar yönünden çok fakirdi.
Oyrak geçidinde yol nispeten temiz. Ama Küre’ye doğru kar kalınlığı artmaya başlayınca yolda beyazlamaya başladı.
Üşüyüp acıkınca Ecevit Hanına sığındık.
Eski bir dost bizi karşıladı.
Küre eski Belediye Başkanı Engin Bey tarafından işletilen tesiste çay ve meşhur Ecevit çorbasından tadıyoruz.
Eski başkan dışarıda yağan karları göstererek bu bizim şansımız diyor.
Geleneksel olarak düzenlenen kızak yarışlarını bir federasyon etrafında topladıklarını bu sporu kitlelere tanıtabilmenin çabası içinde olduğunu anlatıyor.
Benim derdim başka ben o geleneksel kızakları yapan ustanın peşindeyim.
Engin Beyden kızak ustasıyla beni bir araya getireceğinin sözünü alıp tekrardan yola çıkıyoruz.
Kar git gide kalınlaşıyor.
Küre içinde kar ana yollardan temizlenmiş. Ancak ara yollarda sıkıntı veriyor.
Çuha doruğunda ise kar kalınlığı hatırı sayılır ölçüye ulaşmış.
Yol kenarında açık bir kahve buluyoruz ama çay henüz demlenmemiş. İlle beni çek abey diyen kahveci dostumuzu kırmayıp üstüne yüklediği karla minibüs değil KAR-BÜS haline gelen aracının yanında fotoğraflıyorum.
Denize doğru indikçe incelmesini beklediğim kar beni şaşırtıyor.
Sahilde kar daha çok. İnebolu girişinde bir otomobil kar altına resmen gömülmüş. OTO-KAR olmuş.
Deniz kenarında ise fazla olmasa da yine de kar var.
İnebolu kıyılarını hırçın Karadeniz’in deli dalgaları dövüyor.
Hem de metrelerce yükseklikte.
Meydana ise lapa lapa kar yağıyor.
Sahilden yukarı doğru çıkıyoruz.
İnebolu meteoroloji tepesinde pembe köşk derler bir güzel mekân varmış. Ben yeni gördüm. Gerçi aşağıdan epeyce görmüşlüğüm olsa da yakından pek görmemiştim.
Çok ilginç bir yer. Karlar altında çok güzel gözüküyor.
Kar yağışı bizi yani, Kastamonu’yu teğet geçse de sahili ve iç kesimleri oldukça fazla etkilemiş.
Şimdilik kırsal kesimde ulaşım konusunda yaşanan olumsuzlukları saymazsak kar çok güzel görüntüler sunmakta.
Kastamonu’da kar şimdilik uzakta dağların ötesinde bir yerlerde.
Kara ulaşmak için şimdilik o dağlara çıkmak gerekiyor.
Şarkıda deniliyor ya,
Ben de özledim bende. Diye.
Hakikaten öyle.
Kastamonu’ya da bekliyoruz.
Özledik yahu.
Bu hafta sonu kesin gelecek, olmadı Çarşamba Rusya’dan, Perşembe Balkanlardan geldi gelecek diye yollarını gözlediğimiz “KAR” nihayet geldi.
Gerçi Kastamonu içinde iki üç santim ancak olsa da dağlar yükünü aldı.
Özellikle sahil bandı ve Küre, Azdavay, Pınarbaşı son birkaç gündür yağan karla birlikte beyaza büründü.
İnebolu’ya doğru yola çıkarken, geride bıraktığımız Kastamonu’da hava soğuk yönünden çok zengin kar yönünden çok fakirdi.
Oyrak geçidinde yol nispeten temiz. Ama Küre’ye doğru kar kalınlığı artmaya başlayınca yolda beyazlamaya başladı.
Üşüyüp acıkınca Ecevit Hanına sığındık.
Eski bir dost bizi karşıladı.
Küre eski Belediye Başkanı Engin Bey tarafından işletilen tesiste çay ve meşhur Ecevit çorbasından tadıyoruz.
Eski başkan dışarıda yağan karları göstererek bu bizim şansımız diyor.
Geleneksel olarak düzenlenen kızak yarışlarını bir federasyon etrafında topladıklarını bu sporu kitlelere tanıtabilmenin çabası içinde olduğunu anlatıyor.
Benim derdim başka ben o geleneksel kızakları yapan ustanın peşindeyim.
Engin Beyden kızak ustasıyla beni bir araya getireceğinin sözünü alıp tekrardan yola çıkıyoruz.
Kar git gide kalınlaşıyor.
Küre içinde kar ana yollardan temizlenmiş. Ancak ara yollarda sıkıntı veriyor.
Çuha doruğunda ise kar kalınlığı hatırı sayılır ölçüye ulaşmış.
Yol kenarında açık bir kahve buluyoruz ama çay henüz demlenmemiş. İlle beni çek abey diyen kahveci dostumuzu kırmayıp üstüne yüklediği karla minibüs değil KAR-BÜS haline gelen aracının yanında fotoğraflıyorum.
Denize doğru indikçe incelmesini beklediğim kar beni şaşırtıyor.
Sahilde kar daha çok. İnebolu girişinde bir otomobil kar altına resmen gömülmüş. OTO-KAR olmuş.
Deniz kenarında ise fazla olmasa da yine de kar var.
İnebolu kıyılarını hırçın Karadeniz’in deli dalgaları dövüyor.
Hem de metrelerce yükseklikte.
Meydana ise lapa lapa kar yağıyor.
Sahilden yukarı doğru çıkıyoruz.
İnebolu meteoroloji tepesinde pembe köşk derler bir güzel mekân varmış. Ben yeni gördüm. Gerçi aşağıdan epeyce görmüşlüğüm olsa da yakından pek görmemiştim.
Çok ilginç bir yer. Karlar altında çok güzel gözüküyor.
Kar yağışı bizi yani, Kastamonu’yu teğet geçse de sahili ve iç kesimleri oldukça fazla etkilemiş.
Şimdilik kırsal kesimde ulaşım konusunda yaşanan olumsuzlukları saymazsak kar çok güzel görüntüler sunmakta.
Kastamonu’da kar şimdilik uzakta dağların ötesinde bir yerlerde.
Kara ulaşmak için şimdilik o dağlara çıkmak gerekiyor.
Şarkıda deniliyor ya,
Ben de özledim bende. Diye.
Hakikaten öyle.
Kastamonu’ya da bekliyoruz.
Özledik yahu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder