Kastamonu ve civarında olan tarihi doğal güzellikleri fotoğraflar eşliğinde paylaşmak tanıtmak. Fotoğrafçılık,üzerine çalışmalar,yenilikler haberler fotoğraflar.
18 Temmuz 2010 Pazar
Kastamonu Havalanında İl Özel İdaresi ekipleri haftasonu dahil büyük bir gayretle çalışırlarken bu gün bir sürprizle karşılaştılar.
Genellikle modifiye edilmiş araçlar ve hıza meraklı gençler tarafından kullanılan pistte bu sefer bir uçak vardı.
küçük olsa da ne de olsa bir uçaktı.
Pazar günü pikniğe gelen vatandaşların yoğun ilgisiyle karşılaşan uçağın,kayak milli takımında olan ve ılgazda kamp yapan milli sporcuyu getirdiği söylendi.
Havaalanımız şimdilik sadece küçük uçaklara açık.
yakında büyük uçakları da bu pistte görebileceğiz.
hem de çok yakında.
11 Temmuz 2010 Pazar
15.CİDE RIFAT ILGAZ SARI YAZMA KÜLTÜR VE SANAT FESTİVALİ
(Ne iyi etmiş de, anam beni bu cana yakın memlekette doğurmuş!)
...
Al paçalıklı sırtı küfeli,
Başı çifte çifte sarı yazmalı
Siler gibi alın terini çevrene
Bu kara yazıyı alnından silip
Kendi öz yazını, kendin yazmalı!…
Şair Rıfat Ilgaz'ın kasabasında, Cide’deyiz.
15. Cide Rıfat Ilgaz Sarı Yazma Kültür ve Sanat Festivali açılışı yapılıyor. K.Ü.Rektörü, Kaymakam, Belediye Başkanı ve Cide Halkı meydanındayız.
Konuşmaların ardından Sarı Yazma oyunu oynayan kızların gösterileri ortamı hareketlendiriyor.
Kalabalık dağılınca Cide sokaklarını arşınlamaya başlıyorum.
Bu kentin her köşesine büyük ustanın ismi kazınmış. Mührü vurulmuş. Cide ve Rıfat ILGAZ birbirini tamamlayan iki hecelik bir şiir olmuş.
Şimdi bu şiiri, bu şiirden kasabayı geziyorum.
Şiirin dizeleri bazen sokağa taşan bir meyve ağacı, bazen bir merdiven başı, bazen bir martının çığlığı oluyor. Hani Ustanın şiirinde anlattığı martı var ya belki o martıdır diye gagasına bakıyorum taşıdığı bir tohum var mı diye.
"Martıların düşürdüğü tohumdan,
Filizlendiğine inandığım kasabamız.
Yosun kokardı evleri,
Çarşıları midye kokardı. …
Sahilde beni bir sürpriz bekliyor. Deniz son yağmurlardan olacak, kahverengi ve çamurlu bir görüntüsü var. Dalgalar desen adam boyu. Zaten sahilde ki birkaç meraklıdan başka da kimse denizle ilgilenmiyor. Bu durum niye böyle dediğimizde cevabı yine büyük ustanın kitabında buluyorum.
“Cideli hiçbir zaman bu Karadeniz'e ısınmamıştır. Bütün kötülükler hep denizden gelmiştir ona. Bu yüzden deniz kıyısına Cideli, köy bile kurmak istememiştir. Cide köyleri hep içerlek, hep yamaçlarda... Yalnız görünümüyle yetinmiş denizin, nimetlerinden kaçmakta yarar görmüş.. (*) Sarı Yazma/ Rıfat Ilgaz,/Çınar Yayınları, 11. Basım Şubat 2005/400 s.." (s.15)”
Akşam olmuş, etkinlikler sürüyor ama biz dönmek zorundayız.
Dağlı geçidini tırmanıyoruz.
Virajlı yollarda bir ara altta Cide’nin ışıkları görünüyor şöyle belli belirsiz
Ustanın son şiiri dudaklarıma kadar gelse de susuyorum.
…
Son Şiirim
Elim birine değsin
Isıtayım üşüdüyse
Boşa gitmesin son sıcaklığım.
“DUYARLI VATANDAŞ”LASTİKÇİ RECEP USTA
Bundan bir hafta kadar önce(28 Haziran 2010) yine Taşköprü’deydim. Çok yağmur yağmış Gökırmak kabarmıştı. Köprü ve sel fotoğrafları çekerken birden suyun ortasında bir hareket fark ettim. Irmağın azgın sel sularının tam ortasında bir av köpeği ağaç köküne tutunmuş acıklı gözlerle etrafa bakıp yardım istiyordu.
Aklıma hemen itfaiye geldi.
Aradım. Yaya köprüsü üstünde birlikte köpeğe bakıp nasıl kurtarılacağı konusunda biraz konuştuk. Acil işim olduğundan duramadım ama telefonumu bıraktım. Olaydan beni haberdar edin dedim.
Akşam geç vakit dönerken telefonum çaldı.
Köpek kurtuldu dediler. Çok sevindim. Akşam ulusal kanallarda şanslı köpeği izledim. Duyarlı bir vatandaş kendini suya salıyor Sel sularını yara yara ilerleyip hayvanı kurtarıyordu.
—Helal olsun, Taşköprü’ye ilk gittiğimde bu vatandaşı bulup teşekkür edeceğim. Dedim.
İşte o duyarlı vatandaşın dükkânındayım. Kendisi yok, dükkân lastik tamircisi dükkânı. Etraf toz toprak içinde. Kenarda çıkma tabir edilen üç beş dış lastik, bir kompresör, birkaç alet edevat var. Kapı önünde bekleyen biri çocuk, biri delikanlıya Recep Usta’yı sordum,
—Ustamız şimdi gelir dediler.
Çok beklemedim. Gülen gözleriyle en içten bir şekilde merhaba diyen Recep Usta geldi.
—Ustam kimsin, kimlerdensin, nerelisin, hele bir anlat bakalım da bilelim tanıyalım bu duyarlı vatandaşı dedim.
Güldü, ne kadar duyarlı olduğumu bilmem ama ben Aşağı Çayırcık köyünde doğdum. Altı yaşında annemi kaybettim. Yetim büyüdüm.8–10 yaşlarında Lastik tamircisi yanına çırak girdim. Sonrasında kendi işyerimi açtım hikâyemi soruyorsan hepsi bu işte dedi.
—Yüzmeyi hem de bu kadar tehlikeli sularda yüzmeyi nerde öğrendin be ustam deyince,
—Ben Gök ırmağın sel sularında yıkandım. Dalgalarında kâğıttan kayık değil kendimi yüzdürdüm. Gök ırmak’ta eski kum ocakları vardır. Derindir, içine çeker vermez kimseyi. Şimdiye kadar boğulan ve bulunmayan 4 kişiyi bu tip yerlerden dışarı çıkardım.
Samsundan Sinop’tan gelen donanımlı dalgıçlar bile çıkaramadı. Ama ben 10–12 metre derinliğe dalıp çıkardım.
—Peki, o gün köpekten nasıl haberin oldu diyorum.
—Elimde üç beş tane iş vardı. İtfaiyeden aradılar bir köpek suda kalmış deyince bütün işimi gücümü bırakıp hemen yola çıktım. Köpeği görür görmezde belime halat filan bağlamadan atladım suya. Köpek beni görünce zaten sevinmeye başladı. Kucağıma aldım. Kıyıya gelinceye kadar tir tir titriyordu.
—Hayvanları sever misin diyorum.
Dükkânın kapısını gösteriyor. Şu camı görüyor musun içeri bir serçe girmişti çıkabilsin diye ben kırdım. Elektrik direğinin tepesinde kalmış ayağı yaralı bir kedi için tellerin arasına kadar çıktım. Kediyi kurtarıp dükkânda uzun müddet besledim. Kızılırmak’ta sudan bir kömüş kurtardım. Şimdiye kadar hiçbir hayvanın canını yakmadım.
—Para alıyor musun bu hizmetlerin için deyince önce kızarıyor sonra,
—Şu gördüğün lastik sökme takma tamiri için aldığım 5TL’dir.Dükkân kirası ev kirası, elektrik, su, vergi ayrıca iki çocuk okuyor. Kısaca elde yok avuçta yok. Çocuğumun ameliyatı için aldığım borç bile duruyor.
Ama şimdiye kadar kimseden bir kuruş istemedim.
Buna da şükür diyorum.Recep Usta daha fazla duramıyor. İşinin başına gidiyor. Bir traktör lastiği tamir etmesi gerekiyor. Lastiği söküyor, çemberleri çıkarıyor şambreli şişirip küvet olarak kullandığı eski
Recep Ustaya hoşça kal diyerek elimi uzatıyorum.
Terlemiş alnından akan terleri sildiği, tozlu kirli elini uzatmaya çekiniyor.
Tertemiz bir kalbin attığı bu elden utanma be ustam.
Bu eli bırak sıkmayı öpülür be ustam.
5 Temmuz 2010 Pazartesi
TÜRK TUNUS DOSTLUĞUNA KASTAMONU'DAN BÜYÜK KATKI
Ağlı İlçemizin Köy Derneklerinden Adalar Tunuslar Müsellimler Köyleri Kültür ve Dayanışma Derneğinin 2.kez düzenlediği Türk-Tunus Dostluk günleri 3–4 Temmuz 2010 tarihinde Ağlı'daki Tunus Tepesinde gerçekleştirildi.
Etkinliğin açılışına Kastamonu Valisi Mustafa KARA, Tunus Büyükelçisi Gley El Hadj ve ailesi, Türkiye’nin Tunus Büyükelçisi, Kastamonu Milletvekili Musa SIVACIOĞLU, Ağlı Kaymakamı, Belediye başkanları, idari ve mülki yöneticiler ile Ağlı-Tunuslar-Adalar köyü sakinleri başta olmak üzere kalabalık bir halk katıldı.
Şenlik alanı olarak belirlenen Tunus Tepesine bu yıl Valiliğin talimatıyla İl Özel İdaresinin yapmış olduğu yoldan kolaylıkla çıkan misafir ve davetliler bu hizmet için başta Kastamonu Valisi olmak üzere İl Özel İdaresi yetkililerine teşekkürlerini belirttiler.
Türk - Tunus Dostluk ve Kültür Günleri Programına katılan Tunus Büyükelçisi Gley El Hadj ve Eşi tören alanına girerken tüm halkla tek tek el sıkışarak daha başlangıçta gönülleri fethetti.
Büyükelçinin Güler yüzlü ve cana yakın zarif eşleri de tüm tören boyunca sıcak ve samimi davranışlarıyla Tunus Türkiye dostluk köprüsüne önemli katkılarda bulundular.
Adalar Tunuslar Müsellimler Köyleri Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Ayhan ÜNAL’ın açılış konuşmasında,Türk-Tunus dostluk günü etkinliklerine vermiş oldukları destek için başta Kastamonu Valisi olmak üzere tüm ilgililere teşekkür etti. Büyükelçinin davetlerini kırmayıp gelmelerinden duyduğu memnuniyeti belirtti.
Kastamonu Milletvekili Musa SIVACIOĞLU ise, tarih boyunca Türkiye-Tunus arasında çok köklü bağların olduğunu bunun Kastamonu’daki yansımasını görmekten mutlu olduğunu belirterek Büyükelçi ve ailesine Kastamonu’ya hoş geldiniz dedi.
Kastamonu Valisi Mustafa KARA konuşmasına bu etkinliğe adını veren şahsiyet hakkında kısa bir tarihsel özetle başladı. Kırım Savaşı(1853–1856) sırasında Ruslara karşı Osmanlı ordusu Ankara, Çankırı, Kayseri den katılan taburlarla Mısır, Şam, Arabistan, Fas ve Tunus’tan asker ve komutanlar iştirak etmişlerdir. Bilahare, Kırım Savaşı sonrası Fas ve Tunus’tan gelen askerler bu bölgeye yerleştirilmiştir. Mehmet (Muhammed) Tunusi Efendi`nin de Hüsamettin Çoban`ın Kırım seferine katılan Tunus`lu bir komutan olduğu dönüşünde bu bölgede kaldığı vasiyeti üzerine burada meftun olduğu söylenmektedir. Bu vesileyle gelişen Türk Tunus dostluk günlerinin anısına bir çeşme yaptırılmıştır. Bu yıl da Tunus tepesine yol yapılarak gelecekte çok daha büyük katılım ve çalışmalara imkân sağlanmıştır.
Kardeşliğin sınır tanımadığı bu topraklara, tören alanına gelen misafirlerimize, başta Sn. Büyükelçi ve ailesi olmak üzere Kastamonu’ya hoş geldiniz dedi.
Yapılan konuşmalardan sonra Adalar Tunuslar Müsellimler Köyleri Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Ayhan ÜNAL bu anlamlı günün anısına Valimiz ve Büyükelçiye armağanlarını takdim ettiler.
Daha sonrasında İHL Mehteran Takımının gösterisi, Ağlı İlköğretim Okulu Folklor Gösterisi, Yöresel Kastamonu Folklor Ekibi oyunlarıyla davetliler ve misafirler keyifli anlar yaşadılar. Tunus Türbesinde Kuran-Kerim Tilaveti ve ziyareti yapıldı. Ziyaret için tepeye çıkılırken Vekilimiz Musa SIVACIOĞLU’nun akıcı bir Fransızcayla Büyükelçiyle konuşması, yöremiz hakkında bilgi vermesi dikkat çekti.
Yöresel sanatçılar ve ağlı kalesi gezisiyle bu güzel etkinliğin ilk günü sona erdi.