26 Nisan 2010 Pazartesi


















































































KASTAMONU’DAN 23 NİSAN İZLENİMLERİ

Bu gün 23 Nisan ve ben de neşe dolu bir insan olarak sırtımda makinem, ağzımda türküm, ayağımda çamurlu botlarım Kara çomak kenarından aheste aheste şehre doğru yürümekteyim.

BAVM önüne gelince durup etrafa bir göz attım.

Baktım ki karşıda İsmail Bey her zamanki ihtişamından daha bir güzel gözükmekte. Çıkıp iki fotoğraf çekmek, az biraz nefes almak, bir bardak çay içip kendime gelmek üzere döner kapıdan içeri girdim.

“Fotoğraf çekmek yasaktır” kuralı ile ilgili eski dostum, BAVM Güvenlik Şefi Kenan Bey’le biraz lafladık. Fotoğraf çekme yasağının mantığını, niye konduğunu Halka ilişkiler müdiresi Zeynep Hanım uzun uzun izah etti. Tüm alışveriş merkezlerinde uygulanan standart prosedür olduğundan bahsederek izin alındığı takdirde sorun olmayacağını belirtti. Gösterdikleri ilgi ve vermiş oldukları bilgilerden dolayı kendilerine teşekkür ediyorum.

Bu gün burada, Belediye Başkanımızın oğlunun hukuk bürosunun açılışı vardı. Hem hayırlı olsun demek hem de bu fırsattan istifade Kastamonu’nun panoramik görüntülerini almak üzere 9.kattaki terasa (Asansörler hep dolu olduğundan)merdivenlerden çıktım.

Başkan bana hoş geldin dese de nefes nefese kalmam yüzünden benim cevap vermem biraz uzun sürdü.

Kastamonu’yu izledim uzun uzun. Harika bir görüntü hiç bu açıdan görmemiştim. Hep hayalimdir Kastamonu’yu gökyüzünden fotoğraflamak.

Aşağıya inip yola devam edince kalabalığın bulunduğu yer beni bir mıknatıs gibi çekti.

Bir anda Cumhuriyet Meydanında buldum kendimi. Aileler tribünleri doldurmuş. Çocuklar ortada hünerlerini sergiliyor. Havanın güzelliği de eklenince tam bir şölen olmuş.

Kalabalıktan yanaşıp da ortada ne var ne yok bir şey göremeyince mecburen kendimi dairenin dışına attım. Rıfat Ilgaz Kültür Merkezi salonunun kapısında bir sergi ilanını görünce de daldım içeri.

Salondan içeri girince bir masa bir adaptör, bir havya, tahtadan bir tuval ve masanın ardında bana gülümseyen bir sanatçı yüzü gördüm.

Antakya Hatay’dan TİMYA SANAT GRUBU ilimizde 22–26 Nisan tarihleri arasında eserlerini sergiliyorlar.

Salonda bir Mehmet HABİP bir ben varız. O bana sergimize hoş geldiniz diyor ben de ona İlimize hoş geldiniz diyorum.

Mehmet Bey, ağaç üzerine yakma tekniği ile muhteşem tablolar yapan bir ressam. Bankacılıkla geçen uzun yıllar sonra bu işe adamış kendini. Maddi bir beklenti değil bizimkisi. Bir tutkunun, sevdanın, aşkın tezahürüdür. Hepsi o diyor.

20 gün, günde 8 saat çalışmayla ortaya çıkan bir eserin fiyatı 1.000.TL. Kabaca bir hesapla saatlik ücreti 6,25TL geliyor. Ucuz mu pahalı mı siz karar verin.

Mehmet Beye Kastamonu’yu nasıl bulduğunu soruyorum.

—İlk kez gördüğüm bu şehre hayran kaldım. Tıpkı bizim oralar gibi burası da tarih kokuyor. Diyor.

Galeriyi birlikte geziyoruz.

Ressamların güzel ve başarılı eserlerini izliyorum.

Mehmet Bey diyor ki, Sanata ve sanatçıya verdikleri destekleri için Kastamonu Valiliği ve İl Kültür Turizm Müdürlüğüne teşekkür ediyoruz.

Ben de diyorum ki, bu güzel eserleri Antakya’dan buraya getirip bizlerin de görme fırsatını verdikleri için

Kastamonu’lu bir sanatsever olarak TİMYA Sanat grubuna teşekkür ediyorum.

Zaman sanat galerisinde su gibi akmış. Dışarı çıktığımda Cumhuriyet Meydanındaki kalabalık çoktan dağılmıştı.

Kambur köprünün (Nasrullah Köprüsü)bir tarafını kendime yol bilip, bu sefer eve doğru yollandım.

Yine sırtımda makinem,

Dilimde türküm,

Ayaklarımda çamurlu botlarım.

Yol arkadaşım Karaçomakla birlikteydik.













































20 Nisan 2010 Salı

BALIKÇI ŞEF







Kastamonu Nasrullah Meydanındayım.



Münire Medresesinde bir bardak çay içmeye durdum.Kızım da vardı yanımda.



ben onu fotoğraflarken



-Baba bende seni çekeyim dedi.



çektiği fotoğrafı çok beğendim.Düzenleyip yükledim.



Teşekkürler kızım..